Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla
Tıkla       Tıkla
ANASAYFA AMAÇ ÇALIŞILAN YOLLAR KAPALI YOLLAR YOL DURUMU HAVA DURUMU GENEL AKADEMİK ZİYARETÇİ DEFTERİ İLETİŞİM TÜRKÇE ENGLISH
GENEL BİLGİLER: Yola Tanımları ; Yol Uzunlukları ; Necatibey Metro İstasyonu ;  Marmaray Projesi ; Wonderland Eurasia-Ankapark ; Ard Germe (Post Tension) ; İzmit Körfez Geçişi Osmangazi Köprüsü ; Malazgirt Bulvarı ; Yavuz Sultan Selim Köprüsü Betonarme ve Üelik İmalatlar ; Avrasya Tüneli ; Kanal İstanbul ; Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı ATG ; Ankara Panoramik Fotoğraflar ; Tünel Delme Makinesi TBM ; Batıkent-Sincan Metrosu ; Kızılay-Üayyolu Metrosu ; İstanbul Üç Katlı Büyük Tüneli ; Yenimahalle-Telsizler-şentepe Teleferik Hattı ; Atatürk Kültür Merkezi-Kızılay Metro Hattı ; Üanakkale Boğazı Köprüsü ; Karayolu Güvenliği ve Bileşenleri ; ULUSAL LİTERATÜRDE YAYIMLANMIş YAZILARIM ; Ankara Keçiören Metrosu ; Kızılay-Dikmen-TRT Metro Hattı Ünerisi ; Ankara Haberleri ; İstanbul Haberleri ; İstanbul Üamlıca TV Vericileri Kulesi ; Kamu Yönetiminde Kifayetsiz Muhterislik ; Ankara Harikalar Diyarı ; Yusufeli Barajı ve HES ; İstanbul Atatürk Kültür Merkezi ; Ankara Atakule ; Mogan Park ; Camiler ; Karız Kanalları - Üin ; Köşem Yazıları-1 ; Kömürhan Köprüsü ; Söğütözü Yeraltı Otoparkı ; AşTİ-Bağlıca-Yapracık Yolu ; Anıtkabir ; Köşem Yazıları-2 ; Galataport ; Akkuyu Nükleer Güç Santralı ; Köşem Yazıları-3 ; Misafir Yazarlar ; Köşem Yazıları-4 ; EVLİLİK nasıl yaşar ve yaşatılır ; Köşem Yazıları-5 ; Köşem Yazıları-6 ; Türk ; Arçelik Leydi 170 Bulaşık Makinesi ;GENEL BİLGİLER
AKADEMİK ÇALIŞMALARIM: KONFOR ESASLI GÜZERGAH ANALİZİ ; TÜRKİYE KARAYOLLARININ GELECEĞİNDE AVRUPA BİRLİĞİ ETKİSİ ; YOL DURUMU YÖNETİM SİSTEMİ ; YOL DURUMU HABER KUŞAĞI ; OTOYOL YÜZEY SUYU DRENAJI ; AVRUPA ÜLKELERİNDEKİ TÜNEL GÜVENLİĞİ MEVZUAT DÜZENLEMELERİ VE UYGULAMALARI ; KARAYOLU TÜNELLERİNİN SINIFLANDIRILMASI ; KARAYOLU ALTYAPISI GÜVENLİK YÜNETİMİ SİSTEMİNİN BİLEŞENLERİ ; KARAYOLU AğI İÇİN GÜVENLİK TEFTİŞİ GEREKLİLİKLERİ VE UYGULAMALARI ; KARAYOLU ALTYAPISI GÜVENLİĞİ YÖNETMELİĞİ :  AKADEMİK ÇALIŞMALARIM KÖŞEM YAZILARIM : SANAL DÜNYA ; METAVERSE ; SANAL ; EZİK ; YAPRAK ; GERÇEK ; BALON ; ANLAŞILMAK ; ANLAMAK ; SELAM ; HASET ; İBRET ; ÖVÜNÇ ; KIYTIRIK ; DÖNGÜ ; RİSK ; KİBİR ; ISRAR ; GIPTA ; TEMEL ; ZEMİN ; HASRET ; SEVİYE ; HEDEF ; ZIRVA ; ZEKA VE AKIL ; İYİ Kİ ; KEŞKE ; YETER ; İLHAM ; VEFA ; FARK ; HAFIZA ; HİÇ ; HAYAL ; SONSUZLUK ; VERİM ; MENFAAT ; KÖSTEK ; BUGÜN NE YAPTIN ; İNSAF ; GÜÇ ; HAKİMİYET ; YASAK ; AHESTE ; DERS ; BUGÜN NE İÇİN ; ÇAĞRIŞIM ; DUA ; ADALET ; SAĞLIK ; HIRS ; KIZMAK ; TECRÜBE ; DENGE ; YÖNETİŞİM ; ÇAN EĞRİSİ ; MERAK ; BEKLENTİ ; ÇALIŞMA AHLAKI ; MESLEK AHLAKI ; ÇARE ; DESTEK ; KATKI ; MERHAMET ; SABIR ; KISKANÇLIK ; BEKLEMEK ; GÜN : PLANLAMA ; BÜYÜKLENMEK ; İNANÇ VE İMAN ; ZALİM VE MAZLUM ; TEK YÜZLÜLÜK VE ÇOK YÜZLÜLÜK ; YANLIŞ VE YALAN ; BAKMAK VE GÖRMEK ; ÖĞRENMEK ; ÖĞRETMEK ; PAYLAŞMAK ; KONUŞMAK VE YAZMAK ; KÖŞEM YAZILARIM
Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla
GENEL BİLGİLER
 
Copyright ©2009 Mehmet Gürsoy
Tıkla
KÖŞEM Yazıları-4 (22.08.2021-11.27.55)

KÖŞEM Yazıları ; http://www.yoldurum.com/inc/mgphp/kosem.php


60) ZEMİN;

Yeryüzü, yer, taban, dayanak kelimeleri ile tarif edilen zemin, üzerinde çalışma yapılan altlık, tabaka anlamımda da kullanılır. Yapı zemini, sohbet zemini, desen zemini, fikir zemini ve tarih zemini gibi anlatımlar için de kullanılır.

Zemin, o kadar önemlidir ki üzerine kurulacak somut veya soyut her şeyin ömrünü, geleceğini, kabul edilebilirliğini ve hatta maddi veya manevi değerini dahi belirleyendir. Kimse, bataklık bir zemin üzerine inşa edilmiş yapıyı satın almaz, zemini zırvalar olan bir kitabı okumaz, yalanlar zemininde ilerleyen konuşmaları da dinlemez. Dolayısıyla, kişi özelinde veya toplum, ülke, dünya genelinde yapılacak her iş veya söylenecek söz, yazılacak, kurulacak tarih ve aktarımların zemini sağlam, gerçek ve güvenilir olmalıdır ki değeri de işlevselliği de süresiz olabilsin. Yoksa, bir sarsıntıda kayar, selde akar toprak, depremde yıkılır yapılar, güneşle solar resimler, ispatlarla çürür fikirler, belgelerle yıkılıverir dayatılmışlar, gerçeklerle aydınlanır yalanlar, rüzgarda uçar kumdan kaleler misali. Harabenin hasarını, altında kalanların büyüklüğü belirler daima, ya gariban halk ya da sefil bir ülkedir genelde.

Birey, yanlış zeminde yürürken bazen, kurarken bir yaşam dönemini veya konuşurken fikirlerini, fark eder etmez oynaklığı, hemen kurtulabilmeli bu durumdan, çıkmalı bakla dilin altından ve yutulmalı hemen. Gereksiz ısrar ve inatlaşma, daha da sarsar yapılanı ve zorlaşır tamiratı hasarın, çoğaldıkça söylenenler, arttıkça maliyet, harcandıkça zaman ve itibar. Kişi için daha kolaydır zemin değiştirmek, etkilenen çevre daha dardır, zarar ziyan da nispeten daha onarılabilir olur genellikle. Sabitlenmek çürük zeminde, direnmek ve hatta savunmak oynak fikirleri, zor, tehlikeli ve yıpratıcıdır daima. Hele baş koymak yalan yanlış dayatılmışlara, kelleyi de, itibarı da, onuru da alıp götürür bazen maazallah.

Toplum önünde zemin oluşturanlar, zemini kullananlar, zemin üstünde var olanlar ve yükselenler, önderler, liderler, yön verenler ülkeye ve hatta dünyaya, mutlak surette â??sağlam yere basmakâ?, her türlü çürüklük ve havailikten uzak olmak durumundadır. Bu zorunluluğu algılamayanların, bireysel kayıplarının, çökmüş davalarının, toplumsal hasarlar yanında hiçbir önemi yoktur. Yanlış kurulan zeminlerde çizilen yönler, girilen yollar, alınan kararlar, uygulamalar, ülkenin geleceğini yıllar ve asırlar boyu etkiler çoğu zaman. Tarihe bırakılsa da yargılama, kayıp, parasal olarak ve göreceli ifade edilse de, asıl kayıp heba olmuş zamanıdır ülkenin, fiyatı biçilemez şekilde.

OYNAK ZEMİN, OYNATIR. (02.06.2021)


59) HASRET;

Herkesin içinde, derin bir yerlerde saklı kalanlara duyulan hisler, özlemdir, hasret. Beraber kullanıldığı fiiller ile bir eylemi, hasretin tarafını da ifade eder aslında. Hasret bırakmak ile özleten, hasret çekmek ile özleyen, hasret gitmek ile göçen bu dünyadan, hasret kalmak ile uzaklardakini ümitsizce bekleyen anlaşılırken, hasret gidermek ile kavuştuğu özlenen ve özleyenin, hasretinle yanmak ile özlemin şiddeti vurgulanır aslında. Hasretli olmak ise birilerini bekleyenleri, özlem duyanları ifade eder, naifçe.

Üzleten ile etken mi, özleyen ile edilgen mi olmalı kişi? sorusuna, genel anlamda â??az ondan az ondanâ? cevabı verilse de, asıl belirleyici olan kişinin karakter yapısı, kişilik özellikleridir aslında. Üzleten, suçludur daima â??özlemâ?e sebep olduğu için, faydalıdır da hasreti gidermenin, kavuşmanın anahtarı olduğu için. Bir telefon, bir görüntülü arama, bir yerlerde buluşma, kalkıp ayağına gitme ile bitse de özlem bir virgül misali, yeni bir özlemin de başlangıcı olur bazen. İstenmez genelde yeni hasretlikler, ama iş ve aile hayatı, şartlar zorlar kişileri â??Allaha ısmarladıkâ? demeye, gözden ırak olmanın gönülden de ırak olacağını bile bile. Bazen de â??nasipse görüşürâ? der insan, özellikle yaş ilerleyince, tekrar kavuşma umudunun olmadığı ifade edilir üzüntü içinde.

Üzleyen, hasreti çekendir zorda olan, imkânlar nispetini bilmesine rağmen, çaresizce bekleyendir çoğu zaman. Ah üstüne ah söylerken dil, ıslanırken yanaklar, terlerken alın, sıcaklık kaplarken bedeni, bakarken uzaklara gözler, dalıp giderken gönül derinliklere; kimisi şiire döker, kimisi şarkıya, yazıya veya mektuba hasretini, bazen de resimle, heykelle ifade eder, başkalarına aktarabilmek, paylaşabilmek için özlemini. Umuda bir davettir bazen yazılan çizilenler özleyenler için, bir hatırlatmadır, uyarıdır bazen de özletenler için özlemi gidermeye yönelik. Bazen eline alır kitabı, okurken arar kendi hasretlerine benzer, ortak başka özlemleri ve kavuşma hikayelerini, mutlu son dileyerek kendisi için de.

Biraz burukluk içerse de hasret, kişiyi canlı da tutar, hayatında, zihninde, yüreğinde bir yer bulur ve korunur oralarda erişinceye kadar. Zaman zaman hatırlanır, bir â??ahâ? çekilir bazen, birkaç gözyaşı da eklenir depreşen özleme. Abartılmamışsa, kara sevdaya dönüşmemişse, kavuşabilme ihtimali varsa halâ, tedavilik durum da oluşmamışsa, kişiyi ve çevresini olumsuz etkilemiyorsa, üzmüyorsa fazlaca, ayarında tutulabiliyorsa iyidir hasret, hislenmek için sessizce, zahmetsizce, kendi kendine.

ÜZLEMLERİ GİDEREN OL. (31.05.2021)


58) SEVİYE;

Belli bir kıyas noktasından grup elemanlarının bulunduğu düzey, katman, basamak olarak tarif edilen seviye, her türlü sıralama, kıyaslama, ölçme ve gruplandırma amacıyla kullanılır. Kişilerin, çeşitli açılardan tabi tutulduğu, bilimsel veya bilimsel olmayan yaklaşımlarla ortaya konan seviye belirleme çalışmaları vardır ki, önce kişiler sonra da topluluklar yer bulur kendilerine.

Hayat sürecinde alınan eğitim ve öğretim, yetişilen aile ve çevre, kültürel ortam, karakter yapısı, hayata bakış, ders alabilme ve öğrenebilme yeteneği, kişisel ve ruhsal gelişim, sağlanan imkânlar, üzerine yapılan yatırımlar, özen ve intizam kişinin seviye kazanmasına etki eder. Üyle ki, iki kişi yan yana gelse, birkaç kelam etse kıyas çizgisi çekildiğinde, seviyeler ve farklar ortaya çıkar hemen, birisi bir konuda diğeri başka bir konuda kıyasın üstüne çıkıverir. Kişileri karşılıklı olarak geliştiren, öğrenmenin zahmetsizce olduğu, bilgi, görgü ve yeteneklerin aktarıldığı, tatbikatının görüldüğü bu durum, genel anlamda olumludur her zaman. İyi niyet temelinde paylaşılan her şey katkı sağlar her seviyedeki için. Ancak, kibir oluşmuşsa ortamda, kasılmışsa çok bilen ve ezme niyeti anlaşılmışsa, â??etkiâ? gücü kullanıma girmişse bir de, â??tepkiâ? de beklenmeli karşıdan ister istemez.

Eğer, artan seviye kişilikleri etkilemiş, hor görme de gelişmişse, baskılanmış eziklik baskı kurma, dayatma eylemine dönüşmüşse â??çatışmaâ? kaçınılmazdır artık. Karşıdakini değersizleştirme, â??hep bencilikâ? hakimse ortama, çatışmasız çözüm terk etmektir orayı hemen. Bazen mümkün olmaz bu kaçış, amirdir, patrondur, komutandır ve hatta binilen aracın şoförüdür bazen de. Gerdikçe gerer ortamı zalimce, dişini geçirmenin hazzını duyarak ve tahrik eder eylemsizliğini patlaman için, sabır da zordur bu noktada ama haklı iken haksız duruma düşürmek de vardır zulmün içinde.

Günlük yaşantımızda, biriyle temas kurulduğunda veya bir gruba girildiğinde, ortamdaki seviye bir çok açıdan değerlendirip, kendi seviyene uygunluğunu tarttıktan sonra olabilecek sürtüşmeleri öngörüp kalıp kalmamaya karar vermek, çatışmasızlığı seçip ortam değiştirmek, riskleri en aza indirmektir en kolayı.  Doğru tespitler için kişinin kendini de tanıması esastır ki çatışmaya sebep olmasın, seviye düşse dahi kazasız belasız sıyrılabilmeyi başarsın. Eğer, hasta ediyorsa birileri, onları tedavi için zaman harcamayı bırakmak, boşa uğraşıp kendine eziyet etmekten çok daha iyidir her zaman. 

SEVİYENDE YAşA. (31.05.2021)


57) HEDEF;

Nişan alınacak yer, nişangâh olarak silahlarla ilintili cümlelerde kullanılan hedef, yapılması tasarlanan iş, amaç, varılacak yer anlamlarıyla günlük yaşantımızda yer bulur. Ulaşılacak son nokta belirlenerek kısa ve uzun vadeli planlamalar ile adımlar atılır, yola revan olunur, çıkacak engeller aşılır, gayret sarf edilir. Bazen çaba yetmez, destek almak, güç yetmez yardım gerekir bazen de vakit yetmez zamana yaymak gerekir erişebilmeyi. 

Hedef, varmak için konulmuşsa ufka, kişi bir istikamet üzeredir artık. Üngörüler geliştirip ilerlemek, hal ve tavırlarını buna göre şekillendirmek, kararlarını amaca yönelik geliştirmek ve uygulamak durumundadır. Her zaman olumlu sonuçlanmasa da verilen ara kararlar, değişiklik gerektirse yolda sapmalar olsa da, frene basılıp yavaşlansa soğutulması gerekse de heyecanın şiddeti bazen, korunabiliyorsa hedef ve hedefe varış azmi, daima diri kalır çabalar, canlıdır niyetler, düşünceler ve şevklidir kişi her zaman. Ailesi ve yakın çevresine de rol düşer yürünen yolda, kimi az kimi çok etkiler varış sürecini ve bu süreçteki aşamaları. Kazanılmışsa zafer, erişilmişse ufka, mutlu ve huzurlu ise varış, anılarda kalır tüm gayretler, kişiler, olaylar, bazıları buruk olsa da.

Hedef, yoksa eğer vadeli-vadesiz, amaçsızsa o gün, boşluktadır kişi ve bu tür kişilerden oluşan toplum, topluluklar. Birileri, hiç de iyi niyetli olmayan türler, boş adam ararlar kendi hırs ve amaçları için kullanacak, yönlendirecek ve dahi köleleştirecek, sadece zamanlarını değil iradelerini de ele geçirip zırvalarını yaymak, bağırtmak için, â??çokâ? görünebilmek için â??boşlukâ?takilerle genelde. Eğer, kan deli ise bir de, ortada güç ve enerji de oluşmuşsa, daha bir değerlidir deli-kanlı kullanılmak için, yakıp-yıkmak için başkalarının hedeflerini, yapılmışları, kazanımları bazen ve hatta ülkeyi bilinmeze, çıkmaza sürüklemek için bazen de. Hedefsiz, bilmez çoğu zaman neye hizmet ettiğini, dayatılmış amaç peşine itildiğini, verilmiş payenin geçici olduğunu, işi bitince çöp olacağını ve bir çöplükte bulacağını kendinin.

Hedefleri olmalı kişinin, günlük, ömürlük, bu dünya ve öbür dünya için. Sarılmalı hedeflerine; bazen yalnız, çoğu zaman ailesi ve çevresi ile. Koşarken hedeflerine; başkalarını da dahil etmeli, büyütmek için hedefleri, arttırabilmek için toplumsal faydayı, çoğaltabilmek için kazanımları insanlığa yönelik. şimdilik erişilememiş hedefler, hedef havuzlarında toplanmalı, â??İstanbul, elbet bir gün fetih olunacaktırâ? misali, miras kalabilmeli gelecek nesillere.

HEDEFLERİNİZ BOL OLSUN. (30.05.2021)


56) ZIRVA ;

Konuşmalar esnasında, saçma sapan, boş ve anlamsız sözleri, temelsiz ifadeleri nitelemek için kullanılan zırva, kişinin zannına, kafasındaki kurguya, genellikle yanlış değerlendirme ve algılamaya dayalı cümleleri kapsar. Yazıya döküldüğü zaman ifadeler, kısa da olsa bir süre geçmiş de yeniden okunmuşsa yazılan, yazan kişi de anlar, görür boşluğu ve düzeltme yoluna girer zırvalamış olmamak için genelde. Israr edilirse zırvada ve kasıt varsa ısrarda, saçmalık; yalan, iftira, karalamaya dönüşür ki ahlaki, hukuki ve vicdani durum sorgulanır artık.

Eğer muhatap bir â??kişiâ? ise çileden çıkıp â??zırvalamayı kesmesiâ?  sertçe söylenir ve hatta çoğu zaman hiddetli, şiddetli ve kırıcı da olabilir. Mümkün olsa da onarım, bir şüphe kalırsa kişide â??yine saçmalıyorsaâ? diye tüm cümleler, doğrulama gerektirir hale gelirse saygınlık seviye kaybetmiştir artık. Eğer â??toplumâ? ise muhatap, kamuoyu önüne serpilmişse zırvalar, hemen karşısında olan â??saçma sapanâ? diyenlerle zırvadan medet uman, menfaat elde etmeye çalışan, sürünün sayısını arttıran â??zırva destekçileriâ? ve yenileri de ortaya çıkar hemen pay kapmak için ortamdan, daha da bulandırmak için bazen de. Madem ki â??boş ve anlamsızâ?, neden söylenir, meşgul edilir insan ve toplum ve nasıl destek bulur saçmalıklar, hatta niçin taraf olunur anlamsızlığın yanında iradesizce ve teslim olmuşlukla.

Kişi, bilincinde olsa, zırva konuşma ve yazmanın aslında kişiliğinin sorgulanmasına, karakterinin değerlendirilmesine ve yargılanmasına yol açacağını, itibarının zedeleneceğini, dinlenebilir, okunabilir olmaktan uzaklaşacağını ve dahi güven kaybedeceğini bilse, halâ ister mi zırvalamayı. İdeal cevap â??hayır tabii kiâ? olsa da maalesef, asıl sorun kişilikte ise, kiralanmaya, satılmaya müsaitse eğer ve yemliyorsa birileri zırvaladığı için, gündem oluşturmak ve kalmaksa asıl niyet, kapışılıyorsa saçmalıkları, oluşmuşsa havada kapan çevreler, göreceli olarak zirvede bulmuşsa kendini, tam gaz devamdır zırva ve yeni zırvalamalara kalabilmek için orada.

Ancak, şapka düşer bir gün ve saçın rengi görünür, gerçekler bir güneş misali aydınlatır ortalığı ve kavurur bütün zırvaları, yıkılır zırva tepeleri ve alaşağı olur zirvesindekiler. Hatırlanmasa da adları çoğu zaman, arşivlerde kalsa da zırvalar, ara sıra gösterilse de çirkinlikleri ve anlamsızlıklar, verdikleri zarar ziyan, zulüm, eziyet kalır geride ve yenmiş hakları, çalınmış zamanları kişilerin ve toplumun, tutmasa da izi kalmış çamurlar, ruhlardaki hasarlar, kırılan kalpler, gönüller.

ZIRVA, MUTLAKA ÜÜRÜR. (28.05.2021)


55) ZEKA VE AKIL;

İnsanın düşünme, değerlendirme, algılama ve bir yargı oluşturup sonuç çıkarma yetenekleri olarak tarif edilen zeka, â??zekiâ? sıfatı ile kişiler, â??zekiceâ? ile davranışlar için kullanılıyor. Akıl ise düşünme, anlama, kavrama gücü, hükmetme kapasitesi olarak açıklanıyor ve â??akıllıâ?, akıllıcaâ? sıfatları ile yer buluyor. Ebeveynler üzerinden çocuğa aktarılan genetik özelliklerin yanı sıra, özel olarak da kişiye Allah tarafından verildiği öngörülen â??zekaâ? ve â??akılâ?, elle tutulamasa da, çeşitli metotlar geliştirilse de net biçimde ölçülebilmesi mümkün olmuyor. Bir konuda yüksek olsa da seviye, başka bir konuda silik kalabiliyor.

Zeka, doğuştan gelen kazanımların üstüne eğitim, bilgi, yetişme tarzı ve imkanları, geliştirilen farklı yönler ile yeni durumlara uyabilme, yeteneklerin uyumlu çalışması ile yeni çözüm yolları bulabilme becerisi olup hazır cevaplık ve ani fikir üreticilik, sorun çözücülük olarak çıkıyor karşımıza. Kullanan kişinin karakter yapısı ile de ayrıca bir önem ve değer kazanıyor, yer buluyor zeka. Üyle ki, kendini "zeki" olarak gösterme gayretinde olanların, bunu bir kişilik özelliği olarak sunanların â??zekiyimâ? diyerek yaptıkları değerlendirmelerin bilgiden uzak olduğu, duyumlar ve önyargılarla, hatta oturdukları mevki ve güce dayanarak yaptıkları ortaya çıkıyor ki genelde çuvalladıkları görülüyor. Buna göre alınmış kararların zırva olduğu, zaman, emek ve masrafların boşa gittiği anlaşıyor, fiyasko ile sonuçlanınca da zekası tartışılıyor zekiâ??nin, yeni durumlar için de puanlanıyor, tabii ki.

Akıl, sahip olunan kapasitenin eğitim ve öğretimle bilgi yoğunluklu olarak geliştirilmesi, yetiştirilen ortamın etkileri ile ilgi alanlarının belirlenmesi ve öğrenilmesi, kazanımların arttırılması, gerektiği yerde kullanma ve karar oluşturma gücü olup tüm birikimlerin, dinginlik içinde, sakin düşünme, alternatifler geliştirme, eğrisini doğrusunu analiz etme ve yeteneklerin değerlendirilmesi imkânı sunuyor. Akıllı kişi, duygu temelli değil bilgi temelli, araştırıcı ve geliştirici, duyumdan ziyade ispatlı ve belgeli, gerçeklerle hareket eden, kararlar verendir ki başarı ile birliktedir genelde. Zaman alsa da bazen yargı koyabilmek, sıkışık dönemlerde yol açabilmek sabır gerektirse de kolay değildir bilgi havuzundaki birikimleri süzebilmek, bağlantılar kurabilmek, anlamlar, kavramlar geliştirebilmek, planlar, kıyaslar yapabilmek ve hükme varıp imza atabilmek altına. Hatta, çamur atıcılara karşı savunabilmek, arkasında durabilmek imzanın, çok yıpratıcı ve zordur aslında.

AKILLI OL SAğLAM BAS, ZEKA UÜURUR (25.05.2021)


54) İYİ Kİ ;

Geçmişteki bir olayın anlatımı esnasında, â??güzel bir rastlantı olarak, ne mutluâ? anlamında kullanılan, bazen de â??bir durumdan veya kişiden kurtulmuş olmayıâ? ifade eden â??iyi kiâ?, yapılmış bir iş, hal ve hareketin sonuçlarından mutlu olunduğunu, sevinildiğini gösterir daima.

â??İyi kiâ?, zamanında verilmiş ve bugün dahi arkasında durulan, eksiğiyle fazlasıyla savunulabilecek bir karardır, başlangıçtır aslında. Bireysel söylenebildiği gibi, aileyi, çalışma hayatındaki bir olayı, büyük kitleleri etkileyen kararlar ve olaylar için söylendiğinde anlamı ve değeri devleşir, daha bir sahiplenilir, etkisi yüzlerce yıl sürebilir ve üzerine tarih yazılabilir bazen.

Kuşkusuz â??iyi kiâ?nin olumlu sonuçlarından mutlu olanlar olduğu gibi, olumsuz etkilenenler, zarara uğrayanlar da olacaktır her zaman. Hatta üzerinden yıllar geçince eleştiriye çok daha açık hale gelecektir, o günkü durum; şartlar ve imkanlar bilinmediği, nasıl bir ortamda geliştiği, başladığı, bittiği anlaşılamadığı için. Kişi, tüm detayları bildiği halde, â??iyi ki yapmışım ama ...â? diyerek kendisi de eleştirebilir durumu, bugün â??o günâ? olsa daha farklı veya daha olgun bir karar verebileceğini ima ederek.  Yine de keşke demeden bitiyorsa eleştiriler, pişmanlık seviyesi düşükse, yüzde bir tebessüm kalabiliyorsa eğer, â??iyi kiâ?nin mutluluğu, sevinci devam ediyordur halâ. İnsanlar diyorsa â??iyi ki â?¦â?, bu gurur kişi göçüp gitse de dünyadan, daima söylenip yazılacaktır hanesine.

Yıllar sonra, â??iyi kiâ? derken kişi; yüzü asılır, sesi titrer, sinirleri gerilir bazen, â??o günâ?ü hatırlayınca. İyi ki ile varılan sonuç memnun edici olsa da, â??iyi kiâ?ye götüren süreç, sebep olan kişiler, yaşananlar ve izleri beliriverir. Bazen kesip atılmışlık vardır, bazen kurtulmuşluk, silinmiş ve arka dönülerek gidilmişlik bazen de.  â??Nereden hatırladımâ? dercesine burulur insan ve sesli söyler bazen â??bu mu geldi aklınızaâ? diyerek çevresine. Belli olur hemen unutulmak isteniş ama başarılamamış olmak. Kalkınca tozlar üzerinden â??iyi kiâ?nin, birkaç damla gözyaşı ile ıslanır yanaklar yıkanırcasına. Anlatılsa da o günkü duygular ve sebepler, eleştirilir ya da suçlu durumuna düşülür bazen, ama uhde kalmıştır bir yerlerde pişmanlık olmasa, â??keşkeâ? denmese de.

Ahir ömürde, â??iyi kiâ?lerin çokluğuyla tebessümler beliriyorsa kişinin yüzünde, eğer bir dokunuş olmuşsa çevreye hatta insanlığa, etkilemişse birilerini, sebep olmuşsa yeni açılımlara, meyvesini yiyorsa kuşlar-böcekler halâ, â??iyi ki ...â? diyorsa birileri hatırlanmasa da ismi, â??ne mutluâ?.

"İYİ Kİ"LERİNİZ BOL OLSUN (21.05.2021)


53) KEşKE ;

Günlük konuşma dilinde ve dilek anlatan cümlelere başlarken kullandığımız, geçmişteki pişmanlıkları gelecekteki özlemleri vurgulayan bir kelimedir, keşke.

Ümrümüzün geçmişinde, günün şartları içinde, söylenen sözler, yapılan hal ve hareketler ve bunlardan etkilenen kişiler, durumlar ve hayat çizgisi, yıllar sonra kişiyi bir muhasebe ortamına sürükler ki bazen kendisiyle bazen de etkilenenlerle hesaplaşır insan. Kişi, bireysel muhasebesini kısa aralıklarla yaparsa, pişmanlıkları da o kadar çabuk ortaya çıkar ve düzeltilmesi, ömür yolculuğunda yeni yolların çizilmesi, zararın ve en aza indirilmesi için fırsatlar yakalanır genelde.  Tamir için, bir özür yeterli olurken sıcağı sıcağına, bir hediye bazen de, kucaklaşma da yeterli olur çoğu zaman, içten ve samimi. Zaman geçerde soğursa pişmanlık, mesafeler girmişse araya, telefona kalmışsa iş, zordur artık onarım.  Eğer, göçüp gidenler olmuşsa hesap bu dünyada görülmeden, kişi kalır â??keşkeâ?leriyle ahir ömründe bir başına. Üoksa keşkeler hesabı kesilmemiş, pişmanlıklarına ah vah ile geçmeye başlamışsa günleri eğer; gönül, zihin, beden kendini yıpratma dönemine girmiş, fiziki ve ruhi rahatsızlıklar en büyük sorun oluvermiştir artık. 

Gelecek günlerdeki arzular, umutlar için kullanılan keşke, aslında hedefleri de ortaya koyar ki erişim için uygun yolun belirlenmesi, kararların zamanında alınması ve uygulanması, yarına yönelik bugünden bir şeyler yapılmasına sebep oluyorsa eğer, kendisi, ailesi ve yakın çevresi için de olumludur elbette. Ancak, hedef çok â??keşkeâ?li, çok etkenli ve çok kişili ise, hele bir de inisiyatifler içeriyorsa eğer, gerçekleşme çok daha fazla zorluklar içerir ki yeni yeni pişmanlıklar oluşabilir. Az  â??keşkeâ?li, yalın ve erişilebilir, kısa vadeli bireysel özlemler, kişinin hayat sevincini, hayaller kurmasını, amaçlar üretmesini, daima dışa açık olmasını, olumlu düşünmesini geliştirir. Gerçekleşen arzu, çok mutlu ederken aksi durum, â??çok keşkeâ?lilere göre daha az üzüntüye sebep olur daima. Ama olsun, pişmanlık en alt seviyede, hesaplaşma en küçük alanda sağlamıştır, birikmeden, düzeltilemez olmadan.

Geçmişimizin ve geleceğimizin bir faturası olarak, â??keşkeâ? ile başlayan cümlelerle ve tavırlarla yüzleşeceğimiz, yargılanacağımız olay ve durumların azlığını; akla, bilgiye, hukuka, adalete dayalı, aceleci ve fevri olmaktan uzak, Hakkâ??a teslim daha sade ve kontrollü bir hayat tarzı benimseyerek ve kişiliğimizi buna göre şekillendirerek sağlayabiliriz ancak. 

â??KEşKEâ?LERİNİZ OLMASIN (20.05.2021)


52) YETER ;

â??İhtiyacı karşılayacak kadar olanâ? olarak tanımlansa da, asıl anlamı, konuşma esnasında ses tonuyla veya yazım esnasında önceki ve sonraki cümlelerle ağırlık kazanan, buna göre bazen kibarca â??kâfiâ??, bazen de â??eh yeter beâ? ile hiddet ortaya konulan bir kelimedir, yeter. Kelimenin kullanıldığı ortam ve olay süreci ile bu durum içinde yer alan, kişi veya kişiler de anlamını ve dile getirilişini etkiler muhakkak. Dolayısıyla, â??yeterâ?i söyleyen kadar söyleten de önemlidir aslında.

Kâfi ile nezaketin seviyelerinde, â??daha fazlasına gerek yok, bu kadarı benim için uygunâ? olduğu ifade edilir sunan kişiye. Böylece, ısrar kibarca önlenirken sunulana razı olunduğu da belirtilir fazlası geri çevrilirken. İyi niyet temelinde, karşılıklı zarafet öyle bir noktaya getirir ki ortamı, her iki taraf bir hoşluk içinde bulur kendini. Bazen, gönlünden geçer insanın sunulandan â??biraz daha alayımâ? diye ama görgüsü â??kâfiâ? demesini sağlar. Sunan ise â??biraz daha alsaydıâ? derken içinden ikna olur â??kâfiâ? denmesiyle ve son bulur ısrarı, sunumu. Aksi halde, ret, iade, zorlama, dayatma, sinir kelimeleriyle ortam tasvirleri yapılır ki ne muhabbet ne de zarafetten bahsedilebilir artık.

Yeter, haykırış tavrı ve bunu destekleyen hal ve ses tonuyla kullanıldığı zaman, ortam herkes için buz keser. â??Sonunda patladıâ? denilse de genel anlamda, â??haklıydı, sabır taşı olsa bu kadar dayanırdıâ? diyenler ile â??hiç yakışmadı, bu da yapılır mıâ? diyenler aralığında yer bulur ortamdakilerin düşünceleri. Asıl önemlisi, kimse bilmez kişinin dolduğu süreci, zorlanan sabrın sınırlarını ve büyüklüğünü, zihnen-bedenen-kalben yaşanılan gerilimi, nasıl bu duruma geldiğini kişinin. Sonuçta hiddetli ve şiddetli bir YETER kalır ortada, eleştirilmeye, kınanmaya, hor görülmeye ve hatta dedikodu yapılmaya müsait. Üoğu zaman, hiddete sebep olan olay o kadar küçüktür ki â??bunun için miydiâ? diye sorgulatırken bardağı taşıran son damla olduğu gözden kaçırılır ya da bilinmez genelde. Hele bir de â??yeterâ?in muhatabı istemezse eğer, doğrudan suçlu durumuna düşürülür ki â??hiddetlenenâ?, terbiye, edep kavramları içinde yargılanıp mahkumiyetin yolu açılır hemen.

Halbuki, kuvvetlilerin adil olduğu hak-hukuk zemininde, adalet terazisine konabilse YETERâ??in sahibi ve amirlerin, güçlülerin, oku-kılıcı-silahı olanların emrine girmemiş, yamanmamış olsa vicdanlar, teslim olmamış, menfaatten arınmış olsa kişilikler, özgür olabilse iradeler ve son damlaya değil de bakılabilse bardağın doluş sürecine, varılacak hüküm de daha kabul edilebilir olacaktır elbet.

"YETER !", DEDİRTMEYİN (19.05.2021)


51) İLHAM ;

â??İnsanın zihninde aniden ortaya çıkan, akla gelen bir fikir, bir bakış açısı, açılan bir pencere veya farklı bir görüş, yaklaşımâ? olarak tarif edilen ilham, nasıl geldiği bilinmese de yeri ve zamanı kestirilemese de gelmesi beklenen, istenen, arzu edilendir daima. Zamanında, müsait ortamda, uygun ekipman ve beceri ile hayata geçirilebilirse â??gelenâ?, çok daha büyük yeniliklerin kapısı olabilir. Sadece ilhamın ilk sahibi değil sonraki nesiller için de kaynak olarak kullanılır, yeniliklere dayanak, başlangıç olabilir, aynı ilham bir ışık gibi farklı yönlerde gelişmelerin zemini olur, yol açabilir.

İlham, bilimsel ve dinsel alanlarda, çeşitli anlam ve büyüklüklerde açıklansa da satın alınamayacağı, sipariş verilemeyeceği, yer ve zamanının ve hatta konusunun kestirilemeyeceği açıktır. Gelmesi için inzivaya çekilmek, beklentiler içine girmek, elinde kalemle kağıt başında veya boya fırçası ile tuval önünde pineklemek, ara sıra â??nerede kaldı bu ilhamâ? benzeri cümlelerle serzeniş, kişiyi farklı bir psikolojik duruma götürür ki diğer kişilere verilecek â??ilham bekliyorumâ? cevabı doktor randevusu aldırabilir. Nereden ve nasıl geleceği bilinmediği halde halâ bekleyenler, böyle bir durum içine girenler, ilhamsız yazamaz, çizemez, düşünemez hale gelenler uzun ve zorlu bir tedavi sürecinde bulabilir kendini.  

Neden, kişi ilham beklesin ki, neden ihtiyaç duysun ki, sorularına çok farklı cevaplar verilebilse de â??çaresizlikâ? ve â??tıkanmışlıkâ? denebilir bazen kısaca. Sadece bir kıvılcımdır bazen çare olan, yol açan, bazen paylaşmaktır sıkıntıyı birileriyle, sosyal medyada büyük topluluklarla, belki onlardan bir pırıltı gelir düşüncesiyle. Üaresizliğe çare aramak gayreti dahi sabitlenip kalmak durumunu aşmaktır, değerlendirmektir mümkün olan seçenekleri, çözümlemektir eldeki verileri imkanları, izin vermektir birilerine duruma katkı sağlamalarına ve yaraya merhem olabilme keyfini yaşamalarına, beraberce sevinmeye, â??iyi ki varsınâ? demeye her zaman.

Bazen, tıkandığı yerde bırakmak, ara vermek, uzaklaşmaktır sorundan, konudan. Zamana bırakmaktır eğer çözüm çok acilen gerekli değilse. Süre, günler hatta aylar alır bazen ama bir gün â??her nasılsaâ? bir kıvılcım çakar aklımızda, zihnimizde bazen de yüreğimizde. İlham, tam da budur işte, beklenen ama nasıl ve ne zaman geleceği bilinmeyen. Hemen bir gayret başlar çaresizliği gidermeye, çözüme yönelik, yorgun kafa gitmiş, zihin açılmıştır artık. Göz önünde olan bir malzeme, bazen bir küçük alet ve tek bir kelime açar tıkanıklığı ve huzur, neşe mutluluk dolar gönüllere.

İLHAM, VAKTİNİ BEKLER. (18.05.2021)


50) VEFA ; 

â??Vefa, sadece İstanbulâ??da bir semt adı değildirâ? cümlesi ile önemi anlatılmaya çalışılan vefa, â??sevgiyi sürdürme, saygı ve dostluk bağlılığıâ? olarak tanımlanıyor. Günlük yaşantımızda, kişiler arasında oluşmuş muhabbetin zaman içinde sürdürülebilmesi, araya mesafeler girse de irtibatın devam etmesi, zaman zaman yüz yüze veya telefonla görüşebilme imkânlarının oluşturularak bir hatırlama, hatırlanma durumu sonrasında kişileri â??vefalıâ? sıfatı ile anarken, tüm muhabbetin unutulduğu, bağların koptuğu, habersiz-sedasız uzun yılların geçtiği durumlarda da kişileri â??vefasızâ? sıfatı ile anlatırken kullanıyoruz vefa sözcüğünü.  

Vefanın beklenebilmesi için önce bir dostluk sürecinden geçilmesi, hatırlanmaya değer muhabbetin oluşturulması, bağların samimiyetle sağlamlaştırılması ve derinleştirilmesi gerekiyor ki bu dönem emek ve çaba harcanmasını da kapsıyor. Hayatı, iz bırakılarak geçirilmiş ise hele bir de bazı hayatlara dokunulmuş ise ara sıra hatırlanma ihtiyacını hak eder ve böyle bir beklenti içine de girer insan. Bu durum, kişiye vefa sıfatını kişiler üzerinde kullanma hakkı verdiği gibi kendisinin de o sıfata layık olup olmadığını, vefalı mı, vefasız mı olduğunu sorgulama, özeleştiri durumuna da düşürmeli aslında. Ara sıra telefon rehberine bakmalı, fotoğrafları incelemeli, öğrencilik ve çalışma dönemlerinden anılara dalmalı, vefa örneği gösterilecek isimleri hatırlamalı ve hatta zorlanmalı. İletişimin, internetin ve sosyal medyanın hızla gelişmesi, kişi bulma, buluşma, gruplar oluşturma, görüntülü konuşma, yazılı ve sözlü mesaj, yazışma imkânlarının parmakların ucunda olduğu günümüzde, hatırlananlara ulaşılabilmenin yolları aranmalı, ipuçları takip edilmeli ve mutlaka değerlendirilmeli temas için. 

Hiç beklemediğimiz bir anda, hatta ismini cismini unuttuğunuz birinden aldığımız küçük bir haber, bilgi, fotoğraf veya bir mesajın dahi ne kadar değerli olduğunu, bazen gözümüzü dahi yaşarttığını görüyoruz. Biz de oluşan bu etki ve o kişi hakkındaki vefalı tanımımız, benzer hareketi bizim de birileri için yaptığımızda aynı sıfatla anılacağımızı, değerleneceğimizi garantiliyor aslında. â??Aradığı sorduğu yokâ? gibi bir duvarın arkasına sığınmaktansa â??ben bir arayayımâ? hamlesi ile duvarı yıkan olmak çok daha etkileyici ve değerli sayılacaktır. â??Ünce o arasınâ? gibi biraz da kibir içeren yaklaşım, vefasızlığa giden yola yeni taşlar döşeyecektir ki uzayan yollardan dönüş zorlaşacaktır. Hele bir de tozlanmış, çamurlanmış, yön levhaları da kaybolmuşsa temasın iyice imkânsızlaşacağı ve pişmanlıklara sebep olacağı unutulmamalıdır. 

SOR KENDİNE â??VEFALI MISINâ?. (09.08.2020)


49) FARK ; 

â??Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmasını önleyen başkalık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, aynı olanların ayıklanması sonucunda kalanâ? olarak tarif ediliyor, fark. Nitekim, sekiz milyar insanın yaşadığı dünyamızda, her bireyin â??kendine hasâ? özellikleri olduğu, asla â??aynıâ? olmadığı biliniyor ve yeni yeni farklar bilimsel olarak da keşfediliyor. Böylesine çok farklılığı özümsemiş toplumların ayrımcılıktan uzak, daha barışçıl, insani değerleri ve bağları daha kuvvetli olduğu görülüyor. 

Yaratılmışların en mükemmeli olan insan, tümden gelim metodu ile çeşitli komularda analiz edildiğinde â??her bireyin benzersizâ? olduğu sonucuna ulaşılır. Ancak, analizler bir grafiğe aktarıldığında â??çan eğrisiâ? görünümler ortaya çıkar ki konuya göre ortadaki şişkin bölümün hacmi değişkenlik gösterir. İki yönde sonsuza giden eğrinin uç bölgelerinde kalanlar, bireysel farklılıkları ile genelden ayrılırlar. Olumlu, güzel yönleriyle öne çıkanlar arasında yer almak â??istenenâ? durum olmasına rağmen, aksi yönde kalanlar â??hoşgörülebilirâ?den â??istenmeyenâ?e kadar değişen aralıkta yer bulurlar kendilerine. Böylece, farklılıkları ile daha bir bireyselleşen kişi, sahip olduğu zenginlikler ile toplum içinde sıradan, alelade biri olarak yer almaktan ve anılmaktan da kurtulmuş olur. 

Üzelliklerinin bilincinde olan ve bunları doğru yerde, doğru zamanda, doğru ekipman ve doğru kişilerle değerlendirebilen kişi, öncelikle iç huzura kavuşur ki oluşturduğu farkındalığın manevi hazzını yaşar. Ancak, genel içinde özel olabilmenin getirdiği dezavantajlar, sıradanlığı aşma çabasında olan bireyi, üzücü ve yıpratıcı bir sürecin de içine çeker. â??Anlaşılmak zor zanaatâ? cümlesi ile özetlenen bu durumda, kazanan veya kazandığını sananlar, parıltıyı göremeyen, anlayamayan, farkı fark edemeyen sıradanlar ile kibir ve kaprislerinin esiri olmuş zavallı kösteklerdir. Belli bir durum ve olayda kaybetmiş olan ise,  akışı değiştirmek,  çarkların arasına çomak sokmak isteyen, takdir edilmese de tüm iyi niyeti ile mücadeleye devam eden, kişiliğini yenilikler, güzellikler üzerine kurmuş farklılardır. Son tahlilde, asıl kaybedenler; köstekler ve bunların engellemesi ile aydınlığı önlenmiş, mevcuda razı edilmiş, akışına bırakılmış toplumdur, dünyadır. 

Günümüzde, her alandaki çok çeşitlilik, kişinin kendindeki farklılıkları görme, seçme ve genel içindeki pozisyonunu belirlemesine büyük katkı sağlıyor. Üzellikle, iletişim imkânları ve hızıyla dünyayı parmaklarının ucunda dolaşabilen, sosyal medya ortamlarında yer bulan, çevreyi, dünyayı tanıyan kişi, kendini tanıma ve tanıtma yolunda da atılımlar yapıyor, sıkıştırıldığı çerçeveyi zorluyor, yeni kapılar açıp yeni yollara koyulmanın çarelerini arıyor. 

FARKLILIğINI BİL VE GÜSTER. (02.08.2020)


48) HAFIZA ; 

â??Üeşitli yollardan öğrenilen bilgileri akılda tutabilme becerisi, bellekâ? olarak tarif edilen hafıza, depolama, saklama ve geri çağırma yeteneğini de kapsar. Sürekli gelişmeye müsait olan hafıza, inanılmaz büyüklükte ve çeşitte bilginin sanal olarak yer aldığı, yazılı, sözlü, sesli ve hatta çok boyutlu görüntülü bilgiler deposudur aynı zamanda. 

İnsan, yaşam sürecinin başladığı, henüz doğmadığı andan itibaren devamlı bilgilenme içindedir ki başlangıçta â??her şeyiâ?, sonraları â??lazım olabilecekleriâ?, â??bazı şeyleriâ? depolama, hafızaya atma gayretinde olur. Göçmeye yaklaşırken dünyadan â??çok az şeyiâ? biriktirebilir kişi, bazen de â??hiçbir şeyiâ? ve hatta mevcutları dahi tüketir bazen. Hafızayı doldurma dönemi, kişiden kişiye değişse de besleme eğrisinin gençlik yılları ve okul döneminde zirve yaptığı, iş ve meslek hayatının ilk çeyreğinde de devam ettiği, ancak sonrasında inişe geçtiği söylenebilir. İş değişikliği, sosyal durumdaki gelişme, mesleki yeterliliğin arttırılması gerektiğinde eğride tekrar zıplamalar oluşabilir. â??Yaşam boyu öğrenmeâ? ilkesine sahip, öğrenmeyi bir hayat tarzı, karakter özelliği haline getirmiş kişilerde ise eğrinin sürekli yukarı yönde, çok sık zıplamalı ve basamaklı olduğu görülebilir. 

Üzellikle, gençlik döneminde edinilen, belleklenen bilgilerin en azından bir bölümü, anne-baba olunduğunda çocuklarına geçer mi, genetik olarak veya bilinçaltında yer bulabilir mi acaba sorusu, çeşitli bilim alanlarında cevaplanabilir mutlaka. Ancak, â??anasının kızıâ?, â??babasının oğluâ?, â??tıpkı benâ? gibi ebeveyn cümleleri ve çok özel detay bir bilgi veya davranışın, düşünme tarzının, yaşı o bilgiyi edinmek için yeterli olmayan çocukta da görülmesi hali, sorunun cevabına â??evetâ? demeyi gerektiriyor bazen. Bu durumda, hafızanın güzel, değerlendirilebilir, hem dünyevi hem de uhrevi dünya için faydalı bilgi ve becerilerle doldurulması büyük önem taşıyor. 

Hafıza, bir yerden bir yere aktarılamayan, kopyalanamayan özellikleri ile tamamen kişisel olup kullanımı, paylaşım tarzı, şekli ve miktarı da â??sahibininâ? özgür iradesi ve inisiyatifi dahilindedir. Kişi, â??ister veririm istemezsem vermemâ? çerçevesi içinde bulunsa da paylaşımcı yaklaşımı başta olmak üzere, aktarma, öğretme, bilgiyi çoğaltma, doğruluk ve dürüstlük gibi temel karakter özellikleri, hafızanın hem doldurulma ve hem de yeniden kullanımı noktasında büyük önem taşır. Bunların, davranışlara dönüşüp eylem üretmesi, dünyaya hizmet etme yolunda kullanılması, ışık olup aydınlatması, kapılar açması, yol olması, yol göstermesi ile kişi, â??faydalı insanâ? olarak daha aranır, sorulur, danışılır ve saygı duyulur olur ki alan da veren de razıdır artık. 

â??HAFIZANâ?, HER DAİM AÜIK OLSUN. (25.07.2020)


47) HİÜ ;

Günlük yaşantımızda, â??boş, değersiz, belirsiz, önemsiz olan şey veya kimseâ? anlamında kullanılan hiç, önünde yer aldığı kelimeye, ifadeye veya cevaba büyük anlamlar kazandırır ki â??daimaâ? ve â??aslaâ? uçlarında hüküm belirler. â??Hiç yalan söylemezâ? ile olumlulukta doğruluk zirvesine çıkan kişi, â??hiç çalışmazâ? ile olumsuzlukta tembelliğin derinliklerine iner ve kalır orada yıllarca, yaftalı olarak. 

Üç harfin gücü, vezir de edebilir kişiyi, rezil de. Dolayısıyla, hiç, kullanan kişi açısından da inanılmaz büyük, sorumluluğu çok ağır bir kelimedir. Kişi başkasını betimlerken koyduğu hüküm ve yargı ile â??kendi onurunuâ? da ortaya koymuş olur aynı zamanda. Eğer, â??hiçâ?li yargı doğru değilse, sadece bir zan ise ve eğer birisinde iz bırakmak için çamur ise, söyleyenin şerefsizliğini tescil eder ki ne güven kalır, ne saygı-sevgi, ne de yılların emeği ile kazılan itibar geride. Kimse, â??O, benim gözümde bir hiçtirâ? cümlesindeki â??Oâ? durumuna düşmek istemez ve hatta kimseyi â??Oâ? durumuna düşürmek de istenmemeli, bunun için bir çaba içinde de asla olunmamalı ki bir gün bir şamar gibi suratında, hayatında patlamasın, itibarsız-onursuz duruma düşürmesin söyleyeni. 

Günümüzde â??hiçâ?, oluşturacağı etkinin büyüklüğü, menzili ve ağırlığı düşünülmeden o kadar hoyratça ve bolca kullanılıyor ki maalesef, şaşmamak elde değil. Ürtüsü, kısa sürede kalkan gerçeklik karşısında, söyleyenin de söylenenin de düştüğü durum zirvelerde veya derinlerde yer buluyor kendine, utanılası bir şekilde. Ama ne gezer, kaybedilince itibar ve şeref bir kere, yüzsüzleşince kişi artık, çamurlaşıyor bu sefer her yere yapışmak için, yerleşiyor yandaşlarının eline-beline-diline ve dahi kiralanmış, satılmış akıllarına bir virüs gibi bulaşarak yayılabilmek için. Hele bir de, sosyal medya fareleri, parmaklarının uçlarına alıyor ki hiçâ??li yargıyı, doğruluğunu arama, tartma gereği bile duymadan, ışık hızında yayıyorlar bütün dünyaya, alçaklığın derin çukurlarındaki yerlerinden. 

Bir de, hiç bir iş yapmadan, üretmeden, asalak gibi yaşayan, ülkeye, topluma ve dahi dünyaya â??Kırım-Kongo kanamalı hastalığıâ?na sebep olurcasına kene gibi yapışan, hasta eden, strese sokan, psikoloji bozan, bir türlü kesilip atılamayan, def edilemeyen ve hatta sürekli ensenizde, çevrenizde gezinen, sadece â??hiçâ?  satanlar, â??hiçâ?liklerini pazarlayanlar var hayatta. Ayrıca, hiçâ??e müşteri olanlar, alanlar, yutanlar ve hatta kendine mal edip ikinci el olarak kullananlar da var ki düşünüyor insan, satan mı, alan mı daha kişiliksizlik, onursuz diye. 

â??HİÜâ?, UTANCA DÜNÜşMESİN. (17.07.2020)


46) HAYAL ; 

â??Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şeyâ? olarak tarif edilen hayal, dalıp gittiğimiz, bulunduğumuz ortamdan kısa süreli de olsa kopup çok uzaklarda bir şeyler aradığımız, umutlar geliştirdiğimiz, bazıları yere basan şekilde gerçekleşmesi ihtimali olan bazıları da uçuk-kaçık sayılan olaylar, durumlar için bir başka boyutta dolaşmaktır, gezinmektir, planlar kurmaktır aslında.

İnsan, hayal kurabilmeli, kurgulayabilmeli, bunun için kendine fırsatlar yaratmalı ki yeni hedefler belirlesin, önceliklendirsin, sıralasın ve gerçekleştirme gayreti, umudu içinde bulunsun daima. Böylece, aklını da davranışlarını da günlük hayatın gereksiz meşgalelerinden, dedikodu, yalan ve kötü niyet geliştirmekten ve hatta bunları eyleme dönüştürüp keskin sirke misali â??zararlı insanâ? olmaktan uzak durabilir, kolayca ve zahmetsizce. Belki de hayalleri, sadece kendisi için değil, dünya için de güzellikler geliştirmesini, insanlık namına yapabilecek nice hizmetlerin, katkıların düşünülmesini, yeni özlemler oluşturulmasını da içerir ki yağmasa da gürlemeye hazır olarak bekler zihnin köşelerinde.

â??Büyük hayallerin yüzde onu, küçük hayallerin onda biri gerçekleşirâ? ilkesi ile boyut verilebilse, â??kesin, olabilir, belki, zor, eh işte, uçuk, zırva, aslaâ? gibi ölçeklendirilebilse de hayaller, sınırlar konmamalı aslında, zihin olabildiğince zorlanmalı, biriktirilmeli hayaller hafızada, mümkünse yazılmalı sonrası için ve insanlığa mal edilmeli, evrenselleşmeli yeni nesillere ışık olabilsin, pencere açılabilsin diye ve daima â??umutâ? taşımalı, oluşturmalı insanlarda gerçekleşeceğine dair.

Paylaştıkça çoğalan bilgi gibi hayallerin paylaşılması da başka zihinlerde yeni kapılar açılmasına, daha da gelişmesine, çoğalmasına ve detaylandırılmasına, benim hayalim yerine â??bizim hayalimizâ? olmasına evrilecektir mutlaka. Gerçekleşmesi belki an meselesine, belki yüzde bir ikiler boyutuna ve asladan olabilir ölçeğine erişecektir böylece. â??Amma attın haâ? ünlemi ile tepki alsa da insan, uçmalı â??uçukâ? hayaller için evrene ve kaçmalı â??kaçıkâ? düşler için bulunulan o andan başka ortamlara, zihnen ve bedenen bazen de. Daima, gerçekleşme ümidi, bir yeşerti de içermeli ki yere basmasa da henüz, zihnin derinliklerinde yer bulabilsin, tutunabilsin hayaller. Zaman zaman hafızadan çağrılarak tozu alınmalı ve belki güncellenmeli biraz daha geliştirilerek, her zaman parlaklığı, ışığı korunmalı ta ki pırıltılar sönünceye, tamamen kararıncaya kadar zihin ve duruncaya kadar beyin, beden ve kalp.
   
HAYALLERİN â??SONSUZâ? OLSUN.  (11.07.2020)
------------ + -------------

72 : ARÇELİK LEYDİ 170 Bulaşık Makinesi ( 29.01.2025 )
71 : TÜRK ( 03.02.2025 )
70 : KÖŞEM Yazıları-6 ( 03.02.2025 )
69 : KÖŞEM Yazıları-5 ( 27.11.2021 )
68 : EVLİLİK; nasıl yaşar ve yaşatılır ( 20.06.2021 )
67 : KÖŞEM Yazıları-4 ( 22.08.2021 )
66 : Misafir Yazarlar ( 23.06.2020 )
65 : KÖŞEM Yazıları-3 ( 22.08.2021 )
64 : AKKUYU Nükleer Güç Santralı ( 31.05.2023 )
63 : GALATAPORT - İstanbul ( 28.11.2022 )
62 : KÖŞEM Yazıları-2 ( 19.11.2021 )
61 : MANAVLAR-Anadoluya ilk yerleşen Türkler ( 28.11.2019 )
60 : ANITKABİR - Ankara ( 23.10.2019 )
59 : AŞTİ-Bağlıca-Yapracık Yolu ( 17.10.2019 )
58 : Söğütözü Yeraltı Otoparkı ( 17.10.2019 )
57 : Kömürhan Köprüsü ( 08.10.2019 )
56 : Köşem Yazıları KAYAN YAZI Metni ( 25.03.2022 )
55 : KÖŞEM Yazıları-1 ( 04.11.2021 )
54 : Karız Kanalları - Üin ( 14.06.2019 )
53 : Camiler ( 11.09.2019 )
52 : Akademik Çalışmalar Kayan Yazı Metni ( 13.12.2019 )
51 : Genel Bilgi Kayan Yazı Metni ( 03.04.2022 )
50 : Mogan Park - Gölbaşı / Ankara ( 08.04.2019 )
49 : Atakule- Ankara ( 12.04.2019 )
48 : Atatürk Kültür Merkezi - İstanbul ( 21.01.2021 )
47 : Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santralı - Artvin ( 06.06.2022 )
46 : Harikalar Diyarı ( 02.04.2019 )
45 : Kamu Yönetiminde Dunning-Kruger (Kifayetsiz Muhterislik) ( 20.03.2019 )
44 : KAPALI YOLLAR Kayan Yazı Metni ( 21.09.2025 )
43 : İstanbul Çamlıca Televizyon Vericileri Kulesi ( 22.05.2021 )
42 : İSTANBUL HABERLERİ ( 25.04.2019 )
41 : ANKARA HABERLERİ ( 11.11.2019 )
40 : Kızılay-Dikmen-TRT Metro Hattı Ünerisi ( 04.12.2021 )
39 : Ankara Keçiören Metrosu ( 24.04.2023 )
38 : Ulusal Literatürde Yayımlanan Yazılarım ( 17.12.2018 )
37 : Karayolu Güvenliği ( 01.08.2018 )
36 : Çanakkale Boğazı Geçişi (ÇANAKKALE 1915 Köprüsü) ( 07.04.2022 )
35 : Ankara Atatürk Kültür Merkezi-Kızılay Metrosu ( 03.01.2023 )
34 : İstanbul Boğazı Yavuz Sultan Selim Köprüsü - Çelik İmalatlar ( 09.05.2018 )
33 : Ankara Yenimahalle-Telsizler-şentepe Teleferik Hattı ( 02.10.2019 )
32 : İstanbul 3 Katlı Büyük Tüneli ( 26.05.2023 )
31 : Eyfel Kulesi - Paris/FRANSA ( 12.11.2014 )
30 : Ankara-Eskişehir-İstanbul Yüksek Hızlı Tren (YHT) ( 27.08.2014 )
29 : Kızılay-Üayyolu Metrosu (Ankara) ( 28.10.2019 )
28 : Batıkent-Sincan Metrosu (Ankara) ( 26.02.2019 )
27 : Tünel Delme Makinesi TBM ( 11.02.2019 )
26 : Ankara Panoramik Fotoğrafları ( 11.11.2019 )
25 : Dünya Metroları ( 30.09.2013 )
24 : SPONSORLAR LİSTESİ ( 10.03.2015 )
23 : Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı ( 19.10.2020 )
22 : Kanal İstanbul ( 28.10.2019 )
21 : AVRASYA Tüneli ve Bağlantı Yolları (Kazlıçeşme-Göztepe) İstanbul ( 13.03.2021 )
20 : Ankara Kızılay-Yaşamkent Metrosu Ünerisi ( 11.05.2018 )
19 : Amaç ve Teşekkür ( 13.05.2020 )
18 : İstanbul Boğazı Yavuz Sultan Selim Köprüsü - Betonarme İmalatlar ( 09.05.2018 )
17 : Eskişehir Yolu-Konya Yolu Bağlantısı: 1071 Malazgirt Bulvarı ( 12.04.2014 )
16 : Kişilik Testi ( 11.04.2013 )
15 : İzmit Körfezi Geçişi Köprüsü (OSMAN GAZİ Köprüsü) ( 12.12.2019 )
14 : Post Tension-Ard Germe ( 10.09.2019 )
13 : WONDERLAND EURASIA (ANKAPARK) ( 11.04.2019 )
12 : Marmaray Projesi ( 29.11.2019 )
11 : Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Metro İstasyonuı-Ankara ( 08.01.2017 )
10 : Mühendislerin Mutluluk Eğrisi ( 19.04.2022 )
9 : Necatibey Metro İstasyonu - Ankara ( 20.05.2014 )
8 : ESKİŞEHİR   ( 14.01.2019 )
7 : Araç Satış İlanı örneği :) ( 08.06.2012 )
6 : Konfor Esaslı Güzergah Analizi : Ankara-Antalya Ürneği ( 05.03.2019 )
5 : Depremde Kurtulanlar ( 26.10.2011 )
4 : SES CD.si Oluşturma ( 18.06.2011 )
3 : LAGUNA II ( 06.12.2013 )
2 : Yol Uzunlukları ( 25.03.2014 )
1 : Yol Tanımları ( 03.02.2009 )
 
Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla
Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla
Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla
KAPALI YOLLAR : 21.9.2025 10:10:09 itibarıyla  ; 33-60 (MUT - SİLİFKE) (715-07 / 08) DYA - (MUT - KIROBASI) (33-57) İYA ( 26-27 ) km.leri arası KAPALI ; 33-66 (400-14) D.Y.Ayr. (Gazipaşa Yönü)-(400-14) D.Y.Ayr. (Anamur Yönü) ( 0-5 ) km.leri arası KAPALI ; 31-78 OSMANİYE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ - BOTAŞ TESİSLERİ (31-76) İYA ( 0-4 ) km.leri arası KAPALI ; 12-77 (Yedisu-Karakoçan) (12-79) İl Y.Ayr.-Kığı ( 0-1 ) km.leri arası KAPALI ; 08-78 (BORÇKA - MURATLI) (08-77) İYA - CAMİLİ ( 0-1 ) km.leri arası KAPALI ; 53-05 (PAZAR - FINDIKLI) (010-23 / 24) DYA - AYDER ( 23-24 ) km.leri arası KAPALI ; 49-02 (VARTO - MUŞ) (955-08 )DYA - (MALAZGİRT - KORKUT) (280-01 / 959-02) DYA ( 5-28 ) km.leri arası KAPALI ; 15-53 (GÖLHİSAR - ALTINYAYLA) (15-55) İYA - (BURDUR - DENİZLİ) İL SN. ( 0-8 ) km.leri arası KAPALI ; 37-50 ARAÇ (030-03) DYA - (765-02) DYA (KASTAMONU) ( 4-9 ) km.leri arası KAPALI ; 080-02 (ERZURUM - KARS) İL SN. - (KARS - TUZLUCA) (965-04) DYA ( 0-45 ) km.leri arası KAPALI
anasayfa | amaç | çalışılan yollar | kapalı yollar | yol durumu | hava durumu | genel | akademik | ziyaretçi defteri | iletişim | ENGLISH | haber-gazete | gezenti rehberi | Ankara'dan | bitkiler dünyası | Marketim .
Whatsapp'ta paylaş Yazdır Yazdır
Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla Tıkla